A
A-SÜTUNU: Otomobilin orta gövdesinin önünde yükselen, tavani tasiyan sag ve sol kösede bulunan ve içinde pasif güvenlik unsuru destekleri olan sütun.
ABAT-VENT: Speedster otomobillerde kullanilan alçak ön cam veya rüzgar kesici çikinti.
ABAXIAL: Dingil harici yapi.
ABC (Active Body Control): Otomobilin yanlara, öne ve geriye dogru kasilmasini engelleyen Mercedes patentli hidro-elektronik sistem.
ABS (Anti Block System): Sert frenajda veya kaygan zemin üzerinde tekerleklerin kilitlendigini sensörler yardimi ile algilayan, milisaniyeler içinde fren disklerinin tekerleklerin tutunma islemi baslayincaya kadar sikilip bosaltilmalarini ve bu sayede sürücünün en zorlu sartlarda bile direksiyon hakimiyetini korumasini saglayan elektronik sistem. Ani frenajlarda cisimden kurtulmaya olanak saglayan ABS birçok otomobil markasi tarafindan standart ve istege bagli olarak kullaniliyor.
AC (Air Conditioner): Klima sisteminin kisaltmasidir.
ADB (****matische Differantial Bremse): Standart kilitli diferansiyellerin elektronik devreli bir versiyonu.
ADEZYON: Sivilarin veya madenlerin birbirlerine yapismasini saglayan kuvvete adezyon denir.
AERODINAMIK: Hareketli bir cismin hava akimi içindeki davranisinin incelenmesine aerodinamik denir. Ilk olarak uçaklari incelemek için gelistirilmistir. Modern otomobillerin sekilleri yuvarlaklastirilarak hava otomobilin çevresinden kolayca geçebilmektedir. Bu da havadan kaynaklanan sürtünmeyi azaltir. Bu sayede otomobilin dengeli yol almasi ve yakit tüketiminin azalmasi saglanir.
AFS (Active Fahrwerks Stabilierung): Temel olarak ABC ile ayni islevi görür. Sistem Citroen Xantia Activa´da kullanilmaktadir.
AKICILIK DERECESI (Vizkozite): Bir sivinin dar bir bogazdan akabilmesine o sivinin akicilik derecesi denir. Bu, belli bir hacimdeki sivinin belli bir çaptaki delikten akma zamanidir.
AKS: Otomobil eksenine dik, tekerleri tasiyan bir veya birden fazla tekerlegi barindiran bir mildir.
AKSELERASYON: Otomobilin hizlanmasi.
AKTARMA ORGANLARI: Motor gücünü tekerleklere aktaran organlardir. Pek çok parçadan olusur ve motor gücünü tekerleklere sanziman üzerinden aktarir.
AKTIF GÜVENLIK: Otomobilin kaza pozisyonuna girmesini engellemeye çalisan ve güvenligi arttiran elemanlarin tümü. ABS ve BAS sistemlerine sahip frenler, yol tutusu maksimize eden ESP, gelismis süspansiyon sistemi, iyi durumdaki lastikler gibi faktörler.
AKÜMÜLATÖR: Akümülatörler elektrik enerjisini kimyasal enerji halinde depo eder, devrelerine elektrikli alicilar baglandigi zaman bu kimyasal enerjiyi tekrar elektrik enerjisine dönüstüren araçlardir. Motorun hareketinden elektrik üreten parça olan alternatör, motor çalismazken elektrik üretemez. Bu nedenle akümülatöre ihtiyaç duyulur. Motor çalismadigi zamanlar kullanilmak üzere elektrik enerjisi depolar.
ALB (Anti Lock Brakes): ABS´nin ilk ve basit sekli. Kizaklayan tekerlekleri hizli ritimde birakip tekrar tutan fren sistemi.
ALTERNATÖR: Alternatif akim üreten ve düsük motor hizlarinda bir dinamodan daha yüksek enerji üreten jeneratör. Sarj dinamolarinin aksine dalgali (alternatif) akim meydana getir. Bisiklet dinamolarina benzer bir biçimde çalisarak elektrik üretir.
ALT ÖLÜ NOKTA (A.Ö.N): Pistonun silindir içinde inebildigi en alt noktada, yön degistirmek için bir an durakladigi yerdir. Kisaca A.Ö.N. olarak belirtilir.
AMPERMETRE: Aküye girip çikan akim miktarini ölçen ve gösterge tablosunda bulunan bir ölçü aleti.
AMORTISÖR: Otomobilde yaylari frenleyerek ani yaylanmalari önleyen ve sarsintilari azaltan düzenek.
ANA YATAKLAR: Ana yataklar, motorda krank milini tasiyan yataklardir.
ANTIFRIZ: 0 derece ve altinda radyatör suyuna katilarak suyun donmasini önleyen kimyasal madde. Antifriz ayrica radyatörü ve sogutma sistemini pas ve korozyondan korumak amaciyla da kullanilir.
AQUAPLANING: Su birikintilerinden geçerken lastiklerin profilinden suyun kenara çikamamasindan kaynaklanan aracin lastiklerinin yerle ile temasinin kalmamasi sonucunda suya girdigi yönde veya tam olarak savrularak hareket etmesi.
ASC+T (****matische Stabilitäts Control+Traktion): BMW´de kullanilan elektronik çekis kontrol sistemi olup, sürekli arka tekerleklerin durumunu gözlemleyerek bir kayma olup olmadigini denetler. Arka tekerleklerde bir kayma olursa ASC+T devreye girip frenleri ve motoru kontrol ederek otomobilin yolda kalmasini saglar.
ASR (Anti Schlupf Regelung): Kaygan yol kosullarinda özellikle kalkis aninda otomobilin patinaj yapmasini engelleyen sistem.
ATALET: Bir cismin herhangi bir hareket yönüne veya hiz degisikligine karsi gösterdigi dirençtir.
ATESLEME AVANSI: Silindirde sikistirilan yakit-hava karisiminin ateslendikten sonra tamamen tutusabilmesi için gereken süredir.
ATESLEME BOBINI: Atesleme sisteminde transformatör gibi görev yaparak batarya voltajini binlerce voltaja yükseltir. Bu yüksek voltaj bujinin tirnaklari arasinda kivilcim meydana getirir.
ATESLEME NOKTASI: Motorinin sikistirilma sonucunda silindir kafasindaki sicak gazlarin içine püskürtüldügü anda kendiliginden ve hemen ates alma sicaklik noktasina atesleme noktasi denir.
ATESLEME SIÇRAMASI: Yanlis bujinin karisimi tutusturmasina atesleme siçramasi denir. Atesleme siçramasi genellikle buji veya distribütör kapaginin ya da tevzi makarasinin hatali olusundan meydana gelir.
ATESLEME SIRASI: Motor silindirlerinin ateslenme sirasi veya silindirlerde güç zamaninin meydana gelis sirasidir.
ATESLEME SISTEMI: Silindirlerde sikisan hava-yakit karisiminin yakilabilmesi için bujilere yüksek voltajli kivilcim saglayan sistem. Batarya, atesleme bobini, distribütör, kontak anahtari, kablolar ve bujiler bu sistemin parçalaridir.
ATMOSFERIK BASINÇ: Dis hava agirliginin asagiya dogru basma kuvvetine atmosferik basinç denir.
AWD (All Wheel Drive): 4 tekerlekten çekis sistemi. Bu tip otomobillerde motor gücü dört tekerlege birden aktarilir.
AWS (All Wheel Steering): Direksiyonun dört tekerlegi birden yönlendirebildigi sistem.
****DIMMING: Dikiz aynalarinda kullanilan duyarli aynanin isigi daha yogun kirarak, kararmasi.
AYARLAMA: Motorun en iyi sekilde çalisabilmesi için yapilan motor ayarlari.
B
BAKIR KURSUN YATAKLAR: Genellikle dizel motorlarinda yaygin bir sekilde kullanilan yatak çesididir.
BALANST REZISTÖR DEGERLERI: Elektronik atesleme sistemi iki rezistör ile korunur. Bunlar, 0,55 ohm olan normal devre direnci ile 5.ohm olan yardimci devre direncidir.
BALATA (FREN PABUÇLARI): Yarim daire seklinde kavis verilmis metal bir parça. Üzerine isiya karsi oldukça dayanikli olan balata perçinlenmistir. Frene basildigi zaman bu balata kampanaya sürterek frenleme etkisi gösterir.
BAS (Brake Assist System): Panik frenlemede fren hidroligi içindeki basinci arttiran ve her tekerde esit fren gücünün olusmasini saglayan sistem.
BASINÇLI KAPAK: Suyun kaynamasini ve kaybini önleyen, sogutma sistemini basinç altinda çalistiran supapli bir kapaktir.
BASKI YATAGI: Debriyaj pedalina basildiginda, baski parmaklarini bastirarak motor ile güç aktarma organlarini birbirinden ayiran mekanizmadir.
BATARYA: Elektrik enerjisini kimyasal enerji olarak depo eden ve akim kaynagi olarak kullanan düzenek.
BENZIN: Ham petrolden elde edilen ve otomobillerde yakit olarak kullanilan bir hidrokarbondur.
BENZIN MOTORLARI: Buji ile ateslenen, benzin veya benzin türevi yakit kullanan motorlara benzin motorlari denir.
BENZIN YANMASI: Benzin-hava karisimi silindir içinde sikistirma zamani sonunda, bujinin meydana getirdigi kivilcim neticesinde düzenli olarak yanmaya baslar. Hiçbir zaman patlamaz. Normal yanma bujide baslar ve sonra bir alev dalgasi halinde atesleme odasini kat eder.
BERABER ÇALISMA: Çok silindirli motorlarda genellikle silindirlerin ikiser ikiser beraber çalismasidir. Örnek olarak dört silindirli bir motorda, birinci silindir ile dördüncü silindir pistonlari ikisi beraber ve üçüncü silindir ile ikinci silindir de beraber çalisir.
BEYGIRGÜCÜ: Motor tarafindan üretilen gücün birimi. 0, 7457 kw´a es degerdir.
BILESIK YAGLAR: Bu tip yaglar genellikle ince yaglar olup, SAE numarasi yüksek yaglarin özelliklerini karsilamak için içlerine bazi kalinlastirici katiklar katilmis yaglardir.
BI-XENON: Bi-Xenon farlar, günümüzün en gelismis ve en güçlü far teknolojilerinden biridir. B-xenon ismi, uzun ve kisa farlar için iki ayri xenon ampul kullanilmasindan gelmektedir. Xenon farin dalgaboyu ve dolayisiyla maviye yakin olan rengi günes isigina çok yakin oldugu için, gece sürüsünde karsidan gelen sürücünün gözünü almaz ve yansimayi en aza indirir.
Xenon gazinin içinden geçen isik, 70 mm çapindaki hareketli lensten yansiyarak genis ve uzun mesafeli "uzun far" etkisini yaratir. Bu farlar günümüzde bir çok otomobilde standart ve istege bagli olarak sunulur.
BIYEL CIVATALARI: Biyel civatalari, biyel kepini biyel basina baglayan civatalardir.
BIYEL KEPI: Biyel ile biyel muylusu arasindaki baglantiyi saglayan parçadir.
BIYEL MUYLUSU: Biyelin krankta baglandigi yüzeydir.
BIYEL YATAGI: Biyel basinda bulunan, içinde krank mili biyel muylusunun döndügü yataktir.
BIYELLER: Piston ile krank mili biyel muylularini birlestiren parçalardir.
BOGAZLI KARTEL: Yanlardan üst kartele, önden ve arkadan kavis biçiminde, ön ve arka ana yatak kepine oturan kartellere bogazli kartel denir.
BOXER MOTOR: Silindirlerin ayni, genellikle tam yatay, düzlemde (180 derece) karsilikli olarak çalistigi, otomobile ekstra denge saglayan motor.
BUHAR TAMPONU: Karbüratöre dogru olan benzin akisinin, yakit sistemindeki benzinin buharlasmasi nedeniyle gecikmesi veya durmasidir.
BUJI: Iki elektrod ve porselenden olusan parça. Silindir içindeki sikismis hava-yakit karisimi, bujinin elektrotlari arasinda olusan yüksek voltajla ateslenir.
BUJI ARIZALARI: Buji arizalari genellikle motora göre uygun sicaklikta buji kullanmamaktan, bujinin yanlis yerlestirilmesinden veya motordaki atesleme sistemi ya da yakit sistemi arizasindan meydana gelir. Genellikle görülen buji arizalari, üst porselenin çatlamis veya kirilmis olmasi ve burun porseleninin çatlak veya kirik olmasidir.
BUJI SICAKLIGI: Silindir içine emilen benzin-hava karisiminin yanma zamaninda meydana getirdigi isi enerjisi yaklasik olarak 2000 - 2500 derece arasindadir.
BUJI TIRNAK ARALIGI: Bataryali atesleme sisteminde buji tirnak araligi genellikle 0,6 - 0,8 mm arasindadir.
BURÇ: Yatak görevi gören silindir bir parçadir.
BURÇ AÇICI ZIMBA: Burçlari bulunduklari yerde sikistirmak için kullanilan alettir.
C-Ç
CABRIOLET (Cabrio): Normal dört kisilik binek otomobillerin üstü tümüyle açilabilen karoser tipi.
CBC (Cornering Brake Control): Arka akstaki frenlerin optimal kullanimini saglayan yardimci fren sistemi. Fren sisteminin içinde hidroligin en dogru sekilde dagilimini saglar.
CD: Hava direnci katsayisi. Bir otomobilin ne kadar hava direnciyle karsilasacagini gösterir. Hava sürtünmesi azaldikça otomobilin yakit tüketimi de azalir. Otomobil firmalari bu katsayiyi azaltmak için yeni tasarimlar gelistiriyor.
CDI (Common-rail Direkt Injection): Bosch tarafindan gelistirilen dizel yakitin yaklasik 1350 bar basinç ile yanma odasina püskürtülmesini saglayan sistem. Mercedes´in kullandigi bu sistem diger markalar tarafindan TDI (Audi, VW, Seat, Skoda), JTD (Fiat), veya DTI (Opel) olarak adlandirilir.
COMAND: Yeni nesil otomobillerde navigasyon sistemi, telefon, saat, TV alicisi, radyo, kaset ve CD çalardan olusan müzik sisteminin hepsine kumanda eden sistem.
COMBI: Insan tasimaciliginda kullanilan ticari araçlara verilen ad.
COMMON RAIL: Dizel motorlarda daha yüksek basinç saglayan ve performans/ekonomi oranini ideale yaklastiran enjeksiyon sistemi.
Common-rail sisteminde "kütük" adi altindaki bir dagiticidan silindirlere yakit gönderiliyor. Common-rail sisteminde her enjektörden silindirin o anlik ihtiyaci kadar motorin geçiyor. Böylece yakit tüketimi azaliyor ve performans artiyor.
COMPACT: Orta sinif otomobillerin karoser biçimi için kullanilir.
CONTA: Motorda, birlestirilen parçalarin arasina sizdirmazlik saglamasi için konulan, çesitli malzemelerden yapilan plakalar.
CONTA YAPISTIRICISI: Contalara sürülen yapistirici bir maddedir.
COUPE: Yaninda tek kapisi olan otomobil tipi.
CRUISE CONTROL (Otomatik hiz kontrol): Sürücünün ayagini gazdan çekmesine olanak taniyarak, otomobili belli bir hizda tutabilen bir sistemdir. Bu sistemde, araç ayarlanmak istenilen hiza ulastiginda ilgili sistem ile ilgili bir dügmeye basilir ve ayak gaz pedalindan çekilir. Sistem devreden çikarilmak istendiginde tekrar gaza basmak ya da ilgili dügmeye tekrar basmak yeterlidir.
CVT (Continuosly Varible Transmission): Sürekli degisken sanziman olarak adlandirilan bu sistemde disli çemberleri birbirlerine bir çelik bantla bagli bulunur. Böylece kademesiz bir vites kontrolü saglanir.
CVVT: Elektronik olarak degisken supap zamanlamasi ile çalisan motor.
ÇAMUR PERDELERI (TOZLUKLAR): Oynak parçalara toz ve pislik girmesini önleyen, kauçuktan yapilmis koruyucular.
ÇAMURLU TORTU: Karterin içinde zamanla biriken toz, pislik, yag ve su karisimi olan oldukça yapiskan bir tortudur.
ÇAN AGZI: Asinmis olan silindirik bir parçanin daha fazla asinmis olan tarafidir.
ÇAP KUMPASI: Mil çapini, delik iç çaplarini ve parça kalinliklarini ölçebilen bir ölçü aletidir.
ÇAPAK: Madeni bir yüzeyden kesici aletle kesilen küçük metal zerreciklerdir.
ÇAPRAZ KUSAKLI LASTIK: Katlardaki iplikler diyagonal olarak yerlestirilmis lastik.
ÇAPRAZ TIP KARDAN MAFSALI: Bu mafsallar esas olarak birbirleri ile 90 derecelik açi yapacak sekilde bir istavrozla tutturulmus olan ve ana safta bitisik olan iki kelepçeden meydana gelmistir. Çapraz tip mafsalin yaglama islemi mafsalin yapimina baglidir.
ÇARPMALI YAGLAMA SISTEMI: Çarpmali yaglama sistemi, yag pompasinin karterdeki motor yagini yag çanagina basarak, çanagi daima dolu bulundurmasi seklinde çalisir.
ÇEKIS MILI: Gücü dogrudan tekerleklere aktarir.
ÇEKTIRME: Bir paçanin digerinden hasar yapmadan çikarilmasinda kullanilan bir tamir takimidir.
ÇEVRIM: Bir motorda is elde etmek için tekrarlanmadan meydana gelen olaylarin toplamina bir çevrim denir. Dört zamanli motorlarda bir çevrimin tamamlanabilmesi için pistonun dört hareketine (krank milinin iki tam devir yapmasina) gerek vardir. Dört zamanli motorlarda bir çevrim, Krank milinin 720 derecelik dönüsü ile tamamlanir.
ÇIKIS MILI: Gücü tekerleklere aktarir. En büyük viteste giris miliyle çikis mili ayni hizda döner, böylece otomobil hizli gider.
ÇIVILI LASTIK: Karli ve buzlu yolda kullanim içindir. Ayrica yaris otomobillerinde kullanilir.
ÇIZILMIS YÜZEY: Çizilmis ya da kanal açilmis yüzey. Silindir yüzeylerinin pistonla beraber asagi yukari hareket eden atiklarla veya zimpara taneleri yardimiyla çizilmesi gibi.
ÇOK AMAÇLI GRESLER: Lityum sabunlu greslerdir. Orta kivamda, suya dayanikli oldugundan aracin her yerinde kullanilabilir özellige sahiptir.
ÇOK LEVHALI KAVRAMA: Bir tür debriyaj kavrama seklidir. Bu tür debriyajda, degisik isleten ve isleyen diskler kullanilmaktadir. Önemli olan her isleten diskin uygun yük miktarini isleyen disklere aktarmasi ve bütün isleyen disklerin dönüslerine aksettirilmesidir. Bu tür debriyaj, binek otomobilleri mekanik vites mekanizmalarinda görülmemekle beraber otomatik vites mekanizmalarinda ana unsuru olustururlar.
D
DBC (Dynamische Bremsen Control): BAS´in (Brake Assist System) -yani panik frenlemede fren hidroligi içindeki basinci arttiran ve her tekerde esit fren gücünün olusmasini saglayan sistemin- BMW´de kullanilan versiyonu.
DEBRIYAJ: Pedalla harekete geçirilen ve motorla vites kutusunun baglantisini keserek vites degistirilmesini saglayan sistem.
DEGISKEN SUPAP ZAMANLAMASI: Degisken supap zamanlamasi, motor isletim sisteminin hangi devire göre hangi supap zamanlamasinin kullanilacagini belirlenmesi ve her devirde en verimli çalismayi saglamasidir. Böylece motor düsük devirlerde az yakit tüketirken yüksek devirlerde de iyi bir performans sunuyor.
DESELERASYON: Araçlarin duruncaya kadar yavaslamasi.
DETERJAN KATIKLAR: Bu katiklar yagin yikayici ve temizleyici özelligini saglar. Motor içindeki pislikler genellikle yakit ve yaglarin biraktiklari kül, karbon, kurum ve is gibi kalintilari içerir. Deterjan katiklari gerek sogukta, gerek sicakta bu kurumlarin ve birikintilerin olusumuna engel olarak motoru temiz tutar.
DETONASYON: Karisimin buji tarafindan ateslenmesinden sonra yanmanin düzensiz olarak gerçeklesmesine detenasyon denir. Karisimin ani yanmasi sonucu yükselen basincin olusturdugu vuruntu çok siddetli olursa, motor parçalari yipranir.
DEVIR GÖSTERGESI: Sürücüye motorun krank milinin dakikada kaç devir yaptigini bildirir.
DIN (Deutsches Institut für Normung): Tüm ölçümlerde kullanilan Alman endüstri normu, 1 DIN= 1.12 SAE
DISTAN YANMALI MOTORLAR: Distan yanmali motorlar otomobillerde kullanilmayan bir motor çesidi olup, yakitin disarida bir yerde yakilmasi ile üretilen isi enerjisini mekanik enerjiye dönüstüren makinalardir.
DIFERANSIYEL: Otomobil viraj alirken iç ve dis tekerleklerin farkli hizlarda dönmesini saglayan disli çark sistemi.
DIFERANSIYEL DISLISI: Tekerleklerin degisik hizlarda dönüsünü saglayan diferansiyel kutusundaki disli düzenegi.
DINAMO: Mekanik enerjiyi elektrik enerjisine çevirerek bataryayi sarj eden elektrik sisteminin bir parçasi.
DINAMOMETRE: Motorun çikis gücünü ölçen cihaz.
DINGIL: Tekerleklerin üzerinde döndügü çubuk.
DINGIL UZAKLIGI: Direksiyonun düz tutuldugu durumda, ön ve arka aks arasindaki uzaklik.
DIOD: Transistörlü atesleme sisteminde kullanilan parçalardir. Diodlar, bir voltaj rölesi gibi görev yaparak, transistörü asiri voltajin etkisinden korur.
DIREKSIYON: Bir araci istenilen tarafa yöneltmek için ön tekerleklerin saga veya sola istikametlerini degistiren mekanizmaya direksiyon sistemi denir.
DIREKSIYON DISLILERI: Direksiyon dislileri, direksiyon simidinin dönme hareketini dogrusal harekete çevirerek aracin ön tekerleklerine ileten, direksiyon milinin ucuna yerlestirilmis olan dislilerdir.
DIREKSIYON SIMIDI: Araci istenilen yöne çevirmeye yarayan, direksiyon milinin ucunda bulunan yuvarlak bir parçadir. Güvenli bir sürüs için direksiyonu iki elle ve saat 9:15 pozisyonunda tutunuz.
DISKLI FREN: Bisiklet frenine benzer. Frene basilinca pistonun hareketiyle bataryalar tekerlege bagli diske sürtünür ve tekerlek yavaslar.
DISPERSAN KATIKLAR: Bu katiklar, deterjan sayesinde motorun içinden çözülen pisliklerin etrafini sararak atesleme odasina, supap odalarina, yag kanallarina, filtre elemanlarina ve motor çeperine yapismasini önler. Çok küçük parçalar halindeki pisligin yag bünyesinde askida kalmasi özelligi dispersan katigi sayesinde saglanir.
DISTRIBÜTÖR: Bujilerin dogru zamanda ateslemelerini saglamak için onlara elektrik dagitimi yapan sistem.
DISTRIBÜTÖR KAPAGI: Genellikle bakalitten imal edilen bir kapaktir. Kapak içinde, atesleme bobininden gelen yüksek voltajin bujilere iletilebilmesi için motor silindir sayisi kadar esit aralikli madeni uçlar bulunmaktadir.
DISTRIBÜTÖR TABLASI: Platin takimi ve kondansatörü üzerinde tasir. Mekanik avansli distribütörde sabit olarak gövdeye baglanmistir.
DISTRONIC: Radar destekli bilgisayarli cruise control sistemi. Önde yaklasilan aracin hizinin kendi hizindan az oldugunu belli bir mesafede algilayan sistem, motoru sikistirarak veya fren yaparak otomobili yavaslatiyor. Önü bosalinca da otomobili programli hizina tekrar çikariyor.
DISLI ÇARKLAR (DISLI): Disleri olan ve birbirini harekete geçiren, yuvarlak makine parçalari.
DISLI ORANI: Birbirlerinin dönmesini saglayan iki di? slinin veya milin dönme oranlaridir.
DISLI YAGLARI: Hassas olarak islenmis disli yüzeylerinde kullanilan yaglardir. Bu tür dis yüzeylerinde korozyona ve yagin kalinlasmasina neden olacak maddelerin meydana gelmemesi için disli yaglarinin kimyasal stabiliteye sahip olmalari gerekmektedir.
DIYAGRAM VERIMI: Endikatör diyagramindan ölçülen isin, teorik çevrim diyagramindan ölçülen is oranina diyagram verimi denir.
DIZEL ÇEVRIMI: Dizel motorlarda motorin, silindire emilerek sikistirilmasinin ardindan püskürtülür ve daha sonra sikistirilan havanin sicakligi ile tutusur. Dizel motorlarda bu sekilde gerçeklesen çalisma düzenine dizel çevrimi denir.
DIZEL MOTORU: Dizel motoru, dizel çevrimine göre çalisan bir motordur.
DOHC (Double Over Head Camshaft): Her silindir sirasinin üstünde bulunan çift eksantrik mili.
DONMA NOKTASI (YAKIT): Yakitin katilastigi veya dondugu isi derecesine donma noktasi denir. Bu ise yakitin soguk havada kullanilabilme oranini gösterir. Özellikle motorin soguk havalarda kristalleserek donabilir.
DÖNER PISTONLU MOTOR (ROTARY-WANKEL MOTOR): 1954 senesinde Felix Wankel tarafindan gelistirilmis bir motor türüdür. Bu motorda silindir geometrik elips biçimi seklindedir. Bu motorun çalisma prensibi kisaca, yakit odasina sahip blok içinde üçgen seklinde bir döner pistonun dönerek, silindir içinde degisik yakit hacimleri ve sikistirma oranlari meydana getirmesidir.
DÖNÜS DAIRESI ÇAPI: Aracin dönebilecegi en küçük dairenin dis çapidir. Küçük otomobiller için bu çap daha küçük olur.
DÖRTLÜ KARBÜRATÖR: Dört bogazli karbüratöre dörtlü karbüratör denir.
DÖRT ZAMANLI MOTORLAR: Dört zamanli Otto motoru prensiplerine göre gelistirilmis olan dört zamanli çalisma sistemi olan motorlardir. Bu dört çalisma zamani emme, sikistirma, is (güç, yanma, genisleme) ve egzoz olarak siralanir.
DÜZ SILINDIR KAPAKLI MOTOR: L tipindeki motor, düz silindir kapakli motordur.
DRIVE-BY-WIRE: Otomobildeki direksiyon simidi ile fren ve gaz pedallari hareketlerini bilgisayar kontrollü elektronik sistem üzerinden inanilmaz bir hizda mekanige ve hidrolige aktaran sistem.
DSC (Dynamic Stability Control): ESP ile ayni prensipte, dört tekerlegin yola en güvenli sekilde basmasini saglayan sistem. Elektronik stabilite sistemi agirlikli olarak BMW´de kullanilir.
DSP (Dynamic Shift Program): Sanziman ayarlarini sürücünün kullanim tarzina göre degistiren gelismis otomatik sanziman.
E
EAS (Elektronik Active Steering): Ön tekerleklerin ani direksiyon hareketleri sebebiyle yol tutusu bozmasini engellemeye çalisan aktif direksiyon sistemi.
EBD (Electronic Brake Distributor): Fren gücünün dört tekerlekte esit olmasini saglayan hidrolik dagilim destek sistemi.
EBV: Fren hidroliginin basincini ve dagilimini kontrol eden supap sistemi.
ECE (Economic Commission for Europe): Avrupa Birligi ülkelerinde kullanilan yeni norm.
ECOTEC: GM´in gelistirdigi çevreci ve ekonomik özelliklerde teknoloji saglayan motor.
EDLS: Özellikle arkadan itisli otomobillerde, tekerleklerin esit güçte dönmesini saglayan elektro-mekanik diferansiyel kilit sistemi.
EGZOZ GAZI DEVIRDAIMI SISTEMI (EGR): Dizel araçlarda bulunan ve egzoz gazindaki is parçaciklarini yakalamak için ek bir sistemdir.
EGZOZ BORUSU: Motordan çikan yanmis gazlari disari atar.
EGZOZ MANIFOLDU: Motor silindirlerinde yanmis olan gazlarin disariya atilmasini saglayan, bir seri borudan yapilmis motor parçasi.
EGZOZ PATLAMASI: Sistemdeki bir kaçak, ateslemenin rötarda olmasi ya da düsük oktanli yakit nedeniyle egzozdan gazlarin patlayarak çikmasi.
EGZOZ SUBABI: Egzoz zamaninda açilarak yanmis egzoz gazlarinin silindirden disari atilmasini saglayan supap.
EGZOZ ZAMANI: Egzoz supabinin pistonun alt ölü noktadan üst ölü noktaya dogru yaptigi strok sirasinda açilarak, yanmis gazlarin silindirlerden disariya atilmasidir.
EGRILIK AÇISI: Oto tekerleginin yerden yükselis açisi.
EKSENEL GEZINTI: Bir milin iki ucuna dogru yapmis oldugu harekete eksenel gezinti denir.
ELASTISITE: Araçlarin ara hizlanmasi, performanslarindaki esneklik.
ELCODE: Otomobile binerken veya indikten sonra, çok degisken formüllerle uzaktan kumanda sifresi (data-check) yaratan "kontak anahtari", ayni zamanda motoru da "kilitleyebiliyor".
ELEKTRIK SISTEMI: Otomobillerin elektrik sistemlerinde atesleme bobini, distribütör, regülatör, batarya, sarj dinamosu, mars motoru ve kablolar yer alir.
ELEKTRIKLI YAKIT POMPASI: Kamyon, otobüs gibi genellikle agir hizmet tipi araçlarda bulunan elektrikli yakit pompasi, aracin bataryasindan veya sarj dinamosundan aldigi akimla çalisarak, yakit deposundan karbüratöre yakit aktarir.
ELEKTROLIT: Bataryadaki asit ve saf su karisimi.
ELEKTRONIK ATESLEME SISTEMI: Bataryali atesleme sistemi parçalarina ek olarak, distribütörde manyetik ünite ve kontrol ünitesi ile donatilmis sistemdir. Elektronik atesleme sistemi, manyetik alandaki degismelerin meydana getirdigi elektrik akimi prensibine dayanir. Bu sistemde birbirine temas eden hiçbir parça yoktur. Klasik atesleme sisteminde görülen platin ve meksefe, atesleme sisteminde yer almaz. Bu sistemde motor atesleme zamani fabrikada ayarlanir ve bu ayar hiçbir sekilde aracin yaptigi kilometre arttikça degismez, sabit kalir.
ELEKTRONIK YAKIT ENJEKTÖRÜ: Emme borularina, motorun devrine, isisina ve gaz verme durumlarina göre yakit iletimini kontrol eden aygit.
ELEKTROT ARALIGI KARBON ILE KISA DEVRE: Atesleme odasinda meydana gelen karbon depozitlerinin, buji elektrotlari arasinda kisa devre meydana getirmesidir.
ELEKTROT GÖBEGINDE KISA DEVRE: Atesleme odasinda meydana gelen depozitlerin, porselen göbek ile bujinin madeni kismi arasinda kisa devreye neden olmasidir.
EL FRENI: El ile çalistirilan, otomobil park edildiginde hareket etmesini önleyen, genellikle arka frenlere bagli fren sistemi.
EMME MANIFOLDU: Karbüratörden motorun silindirlerine yakit-hava karisiminin akisini saglayan, bir seri borudan yapilmis motor parçasi.
EMME MANIFOLDU AYARI: Emme manifoldunun iyi bir performans gösterebilmesi için gerekli olan ayardir. Emme manifoldu belli bir hacim ve uzunlukta yapilmalidir.
EMME STROKU: Emme zamaninda, üst ölü noktadan alt ölü noktaya dogru olan piston stroku sirasinda silindire hava-yakit karisiminin girmesidir.
EMME SUBABI: Emme zamaninda açilarak silindirlere hava-yakit karisiminin girmesini saglayan supap.
EMME ZAMANI: Pistonun üst ölü noktaya yaklasmasiyla birlikte emme supabinin açilmasina, emme zamani denir.
EMNIYET KEMERI: Araçlarda sürüs aninda sürücü ve yolcularin güvenliklerini saglamaya yönelik bir sistemdir. Emniyet kemerinin görevini en iyi sekilde yapabilmesi için, alt bölümünün iki tarafta legen kemiginin üzerinden ve üstte de omuzun üzerinden geçmelidir.
EMNIYET KEMERI ÇESITLERI: Aktif gergili emniyet kemeri sistemlerinde Emniyet kemerindeki boslugu almak için (özellikle kisin kalin giysiler giyildiginde) bir algilayiciya bagli bir gergi sistemi, devreye girerek yolcu emniyet kemeri üzerine yüklenmeden önce kemeri gerer. Böylece yolcunun hareketi en aza indirgenir. Iki tip gergi sistemi vardir; yayli ve ateslemeli. Yayli tip; algilayicidan gelen uyari sonucunda bir yay tetiklenir ve emniyet kemeri gerilir. Ikinci tipte ise hava yastiginda oldugu gibi bir atesleme mekanizmasi kullanilir. Darbe uyarisi geldiginde bir gaz ateslenerek emniyet kemeri gerilir. Bu sisteme "piroteknik" de deniliyor.
EMNIYET KEMERI YÜKSEKLIK AYARI: Emniyet kemerinin farkli boylardaki insanlara göre ayarlanabilmesini saglar.
ENDÜKSIYON BOBINI: Endüksiyon bobini, 6-12 voltluk batarya voltajini bujide tirnak araligini atlayacak kadar yüksek voltaja çikaran oto transformatörüdür.
EPS (Elektro Power Steering): Hidrolik destekli ve hiza duyarli elektrik motorlu direksiyon sistemi.
ERKEN ATESLEME: Yanma odasina sikistirilmis olan karsimin buji kivilcimi ile yakilmadan, kendi kendine yanmaya baslamasina erken atesleme denir. Erken ateslemenin baslica nedeni, yanma odalarinda fazla karbon birikintilerinin olusmus olmasidir.
ESP (Electronic Stability Program): Otomobilin savrulma ihtimaline karsi dört tekerlegin dönüsünü sürekli kontrol eden sensörler ile gerektiginde tek bir tekerlege bile fren yaptiran ve amortisörlerin hareketini de kontrol eden sistem.
EZILEBILIR BÖLÜM: Aracin kaza aninda ezilebilecek bölümlerine verilen ad. Bu bölümler kaza aninda açiga çikan enerjinin büyük bölümünü yutar, kalan enerjiyi ise otomobilin gövdesinde yolculara zarar vermeyecek biçimde yönlendirir.
ETC: Elektronik çekis kontrol ve düzeltme sistemi.
F
FAKIR KARISIM: Motorlarin çesitli yük ve hizlarindaki yakit-hava karisiminin fakir karisim halinde bulunmasidir. Fakir karisim, benzinin birim agirliginin havaya nazaran daha az oranlarda olmasi ve yanma islemi için gerekli oranda oksijen ile birlesememesidir.
FILTRE: Hava filtresi, motora giren havayi süzerek toz ve pisliklerden arindirir. Yag filtresi genellikle motor karterinin altinda olan ve motor yagini süzerek toz, pislik ve artiklarin yaglama sistemine karismasini önleyici bir filtredir.
FILTRE YAG DOLASIM SISTEMLERI: Basinç ayar supabi ile düzenlenen yag dolasim sistemleri, kisa devreli sistem ve tam akisli sistem olarak ikiye ayrilir.
FOSIL YAKITLAR: Milyonlarca yil önce ölen hayvan ve bitkilerin çürümesiyle olusan kömür, petrol gibi yakitlara genel olarak verilen ad.
FPS: Birçok otomobilde sadece küçük bir yangin tüpü seklinde, yaris otomobillerinde ise çesitli noktalara çelik borular içinden söndürücü gaz püskürten yangin önleme sistemi.
FREN: Hareketli aracin hizini azaltan veya tamamen durduran düzenek.
FREN AYARI: Periyodik olarak fren balatalarina ve genel fren sistemine yapilan ayarlardir.
FREN BALATALARI: Fren pedalina basildigi anda fren kampanasina sürterek yavaslama ve durma etkisi yaratan parçalardir. Fren balatalari yarim daire seklinde kavis verilmis metal parçalaridir.
FREN BOSALMASI: Balatalarin asiri isinmasindan dolayi frenlerin tutmamasi.
FREN DISKI: Hidrolik fren sistemlerinde tekerlerdeki fren tablasina takilir. Merkez pompasindan gelen hidrolik basinç, fren diskindeki pistonlari etkileyerek fren pabuçlarini açar ve frenleme için kampana iç yüzeyine temas ettirir.
FREN KAMPANASI: Araç tekerlerine takilan madeni parça. Dönen tekerleri frenlemek için fren pabuçlari kampana iç yüzeylerine etki yaparak kampanalari yavaslatir veya durdurur.
FREN PABUÇLARI (BALATA): Yarim daire seklinde kavis verilmis metal bir parça. Üzerine isiya karsi oldukça dayanikli olan balata perçinlenmistir. Frene basildigi zaman bu balata kampanaya sürterek frenleme etkisi gösterir.
FSI: Dogrudan enjeksiyon gerçeklestiren, fakat yüksek oktanli benzinlerle çalisan motor (WV Grubu´nda sikça kullanilmaktadir).
F TIPI MOTOR: Bazi supaplari silindir kapaginda, bazilari silindir blogunda bulunan bir tip motor.
G-H
GAZ BASINÇLI ISI GÖSTERGELERI: Gaz basinçli isi göstergesi bir isi tüpü, gösterge kadrani ve bunlari birbirine baglayan ince borulardan olusur.
GAZ KELEBEGI: Karbüratör karisim bogazinin alt kisminda bulunan yuvarlak bir disk. Ekseni etrafinda dönerek silindirlere giden karisim miktarini arttirir veya azaltir.
GAZ PEDALI: Motorun ve dolayisiyla otomobilin hizini denetleyen pedal.
GAZ TÜRBÜNÜ: Bir tür içten yanmali motor. Yanma sonucu meydana gelen basinç, türbün kanatlarina etki ederek türbün milini döndürür.
GDI (Gasoline Direkt Injektion): Mitsubishi Motors tarafindan gelistirilen sistem direkt olarak benzini yanma odasina püskürtür. Bu sistem düsük yakit tüketimi ve yüksek performans saglar.
GEÇ ENJEKSIYON: Egzozdan kara duman çikmasina neden olan, yakitin geç gelmesi durumudur. Üst ölü noktanin 12 derece sonrasinda gerçeklesen enjeksiyon, geç enjeksiyon olarak kabul edilir.
GENLESME TAPASI: Genlestikten sonra istenilen ölçüde yerine oturan bir tapadir.
GERI TEPME: Karisimin erken tutusmasi durumunda yanmanin karbüratörden geri çikmasina, geri tepme denir.
GERI VITES DISLISI: Geri viteste giris mili ile çikis milinin arasina geri vites dislisi olarak adlandirilan ek bir disli çark girer. Çikis mili ve tekerlekler ters yöne döner.
GERILIM REGÜLATÖRÜ: Alternatör ile elde edilen dogru akimin ayarlanmasi isleminde kullanilan bir parçadir.
GRES YAGI: Akiskan bir yag ile kalinlastirici bir maddenin, kati ile yari akiskan arasinda yapi degisikligi gösterdigi bir yagdir. Gres yaglarinda akiskan kisim genellikle petrol esasli mineral bir yag veya sentetik bir akiskan olup, kalinlastirici kisim ise metalik bir sabundur.
GRIP: Yol tutus. Kaymama.
GRUP DISLISI: Vites kutusu içinde bütün vites dislilerinin baglantili oldugu disli grubu.
GÜÇ: Yapilan isin birim zamana olan oranina denir.
GÜÇ STROKU: Güç strokunda hava-yakit karisimi yanarak pistonu asagiya dogru iter ve motor güç üretir.
__________________________________________________ __________________________________________________ __
HACIMSEL (VOLÜMETRIK) VERIM: Emme zamaninda silindirlere normal sicaklik ve normal basinç altinda girmis olan karisim hacminin, silindire olan oranina hacimsel verim denir. Bu verimin artmasi, motor gücünün artmasini saglar.
HAREKET NAKIL SISTEMI: Hareket nakil sistemi saft, kardan mafsali ve kayici mafsal gibi parçalardan olusur. Bu sistemler, motor gücünün sanzimandan (vites kutusu) diferansiyele nakledilmesinde kullanilir.
HAVA BASINCI: Havanin bir cisim üzerine uyguladigi kuvvet. Basinç havanin küçük bir hacme sikistirilmasiyla artar.
HAVA BOGAZI: Karbüratörde motora giren havanin geçtigi boru seklindeki kisim.
HAVA FILTRESI: Motora giren havayi süzmek için karbüratör hava bogazinin baslangicina takilan bir çesit süzgeç.
HAVA SOGUTMALI MOTOR: Silindirlerin ve silindir kapaginin hava ile sogutuldugu motor tipi. Silindirlerin ve silindir kapaginin disina, daha iyi sogutma saglamak için ince hava kanatçiklari yapilmistir.
HAVALI SÜSPANSIYON: Range Rover´in süspansiyonunda güçlü amortisörler ve yalpa çubuklari vardir. Ancak yaylar yerine basinçli havayla dolu pnömatik silindirler kullanilir. Bu silindirler bozuk yollarin neden oldugu titresimlerin çogunu yutar.
HAVASINI ALMA: Kapali bir hidrolik ya da sogutma sistemindeki havanin çikartilmasi islemi.
HB (HatchBack): Bagaj çikintisi olmayan arkasi yere dik inen 3 veya 5 kapili otomobil.
HDI: Çok yüksek basinçla enjeksiyon gerçeklestiren dizel motor teknolojisi (Peugeot ve Citroen marka dizel otomobillerde kullanilan kisaltmadir)
HEAD-UP-DISPLAY: Gösterge tablosundaki hiz ve devir datasini ön cama rakamlar ile yansitma sistemi.
HELEZON YAY: Çelik telden yapilmis olan, yaylanabilen bir yaydir.
HESSELMAN MOTORU: Dizel esasina göre çalisir. Fakat sikistirma orani düsüktür. Atesleme, benzin motorlarinda oldugu gibidir.
HIBRID MOTOR: Iki farkli enerji sisteminin birbirini destekledigi, genellikle yakit ile çalisanin asil çekisteki elektrikli motorun bataryalarini sarj ettigi çift motor sistemi.
HIDROLIK: Güç aktariminda sivi kullanan sistemlere verilen genel ad. Otomobillerin fren sistemlerinde kullanilir. Ilk hidrolik sistemlerde su kullaniliyordu. Bugün ise su kadar çabuk donmayan sivilar ve yag kullanilmaktadir.
HIDROLIK BASINÇ: Fren balatalarini çalistirmak için tekerlek silindirleri içinde olusan basinca, hidrolik basinç denir.
HIDROLIK FREN: Fren pedalina basildigi zaman, fren pabuçlarinin hidrolik basinçla fren kampanasina sürtmesini saglar.
HIDROLIK SUPAP ITICISI: Supap boslugunu sifira indirerek supap sesini azaltan, yag basinciyla çalisan bir supap iticisi.
G-H
GAZ BASINÇLI ISI GÖSTERGELERI: Gaz basinçli isi göstergesi bir isi tüpü, gösterge kadrani ve bunlari birbirine baglayan ince borulardan olusur.
GAZ KELEBEGI: Karbüratör karisim bogazinin alt kisminda bulunan yuvarlak bir disk. Ekseni etrafinda dönerek silindirlere giden karisim miktarini arttirir veya azaltir.
GAZ PEDALI: Motorun ve dolayisiyla otomobilin hizini denetleyen pedal.
GAZ TÜRBÜNÜ: Bir tür içten yanmali motor. Yanma sonucu meydana gelen basinç, türbün kanatlarina etki ederek türbün milini döndürür.
GDI (Gasoline Direkt Injektion): Mitsubishi Motors tarafindan gelistirilen sistem direkt olarak benzini yanma odasina püskürtür. Bu sistem düsük yakit tüketimi ve yüksek performans saglar.
GEÇ ENJEKSIYON: Egzozdan kara duman çikmasina neden olan, yakitin geç gelmesi durumudur. Üst ölü noktanin 12 derece sonrasinda gerçeklesen enjeksiyon, geç enjeksiyon olarak kabul edilir.
GENLESME TAPASI: Genlestikten sonra istenilen ölçüde yerine oturan bir tapadir.
GERI TEPME: Karisimin erken tutusmasi durumunda yanmanin karbüratörden geri çikmasina, geri tepme denir.
GERI VITES DISLISI: Geri viteste giris mili ile çikis milinin arasina geri vites dislisi olarak adlandirilan ek bir disli çark girer. Çikis mili ve tekerlekler ters yöne döner.
GERILIM REGÜLATÖRÜ: Alternatör ile elde edilen dogru akimin ayarlanmasi isleminde kullanilan bir parçadir.
GRES YAGI: Akiskan bir yag ile kalinlastirici bir maddenin, kati ile yari akiskan arasinda yapi degisikligi gösterdigi bir yagdir. Gres yaglarinda akiskan kisim genellikle petrol esasli mineral bir yag veya sentetik bir akiskan olup, kalinlastirici kisim ise metalik bir sabundur.
GRIP: Yol tutus. Kaymama.
GRUP DISLISI: Vites kutusu içinde bütün vites dislilerinin baglantili oldugu disli grubu.
GÜÇ: Yapilan isin birim zamana olan oranina denir.
GÜÇ STROKU: Güç strokunda hava-yakit karisimi yanarak pistonu asagiya dogru iter ve motor güç üretir.
HACIMSEL (VOLÜMETRIK) VERIM: Emme zamaninda silindirlere normal sicaklik ve normal basinç altinda girmis olan karisim hacminin, silindire olan oranina hacimsel verim denir. Bu verimin artmasi, motor gücünün artmasini saglar.
HAREKET NAKIL SISTEMI: Hareket nakil sistemi saft, kardan mafsali ve kayici mafsal gibi parçalardan olusur. Bu sistemler, motor gücünün sanzimandan (vites kutusu) diferansiyele nakledilmesinde kullanilir.
HAVA BASINCI: Havanin bir cisim üzerine uyguladigi kuvvet. Basinç havanin küçük bir hacme sikistirilmasiyla artar.
HAVA BOGAZI: Karbüratörde motora giren havanin geçtigi boru seklindeki kisim.
HAVA FILTRESI: Motora giren havayi süzmek için karbüratör hava bogazinin baslangicina takilan bir çesit süzgeç.
HAVA SOGUTMALI MOTOR: Silindirlerin ve silindir kapaginin hava ile sogutuldugu motor tipi. Silindirlerin ve silindir kapaginin disina, daha iyi sogutma saglamak için ince hava kanatçiklari yapilmistir.
HAVALI SÜSPANSIYON: Range Rover´in süspansiyonunda güçlü amortisörler ve yalpa çubuklari vardir. Ancak yaylar yerine basinçli havayla dolu pnömatik silindirler kullanilir. Bu silindirler bozuk yollarin neden oldugu titresimlerin çogunu yutar.
HAVASINI ALMA: Kapali bir hidrolik ya da sogutma sistemindeki havanin çikartilmasi islemi.
HB (HatchBack): Bagaj çikintisi olmayan arkasi yere dik inen 3 veya 5 kapili otomobil.
HDI: Çok yüksek basinçla enjeksiyon gerçeklestiren dizel motor teknolojisi (Peugeot ve Citroen marka dizel otomobillerde kullanilan kisaltmadir)
HEAD-UP-DISPLAY: Gösterge tablosundaki hiz ve devir datasini ön cama rakamlar ile yansitma sistemi.
HELEZON YAY: Çelik telden yapilmis olan, yaylanabilen bir yaydir.
HESSELMAN MOTORU: Dizel esasina göre çalisir. Fakat sikistirma orani düsüktür. Atesleme, benzin motorlarinda oldugu gibidir.
HIBRID MOTOR: Iki farkli enerji sisteminin birbirini destekledigi, genellikle yakit ile çalisanin asil çekisteki elektrikli motorun bataryalarini sarj ettigi çift motor sistemi.
HIDROLIK: Güç aktariminda sivi kullanan sistemlere verilen genel ad. Otomobillerin fren sistemlerinde kullanilir. Ilk hidrolik sistemlerde su kullaniliyordu. Bugün ise su kadar çabuk donmayan sivilar ve yag kullanilmaktadir.
HIDROLIK BASINÇ: Fren balatalarini çalistirmak için tekerlek silindirleri içinde olusan basinca, hidrolik basinç denir.
HIDROLIK FREN: Fren pedalina basildigi zaman, fren pabuçlarinin hidrolik basinçla fren kampanasina sürtmesini saglar.
HIDROLIK SUPAP ITICISI: Supap boslugunu sifira indirerek supap sesini azaltan, yag basinciyla çalisan bir supap iticisi.
G-H
GAZ BASINÇLI ISI GÖSTERGELERI: Gaz basinçli isi göstergesi bir isi tüpü, gösterge kadrani ve bunlari birbirine baglayan ince borulardan olusur.
GAZ KELEBEGI: Karbüratör karisim bogazinin alt kisminda bulunan yuvarlak bir disk. Ekseni etrafinda dönerek silindirlere giden karisim miktarini arttirir veya azaltir.
GAZ PEDALI: Motorun ve dolayisiyla otomobilin hizini denetleyen pedal.
GAZ TÜRBÜNÜ: Bir tür içten yanmali motor. Yanma sonucu meydana gelen basinç, türbün kanatlarina etki ederek türbün milini döndürür.
GDI (Gasoline Direkt Injektion): Mitsubishi Motors tarafindan gelistirilen sistem direkt olarak benzini yanma odasina püskürtür. Bu sistem düsük yakit tüketimi ve yüksek performans saglar.
GEÇ ENJEKSIYON: Egzozdan kara duman çikmasina neden olan, yakitin geç gelmesi durumudur. Üst ölü noktanin 12 derece sonrasinda gerçeklesen enjeksiyon, geç enjeksiyon olarak kabul edilir.
GENLESME TAPASI: Genlestikten sonra istenilen ölçüde yerine oturan bir tapadir.
GERI TEPME: Karisimin erken tutusmasi durumunda yanmanin karbüratörden geri çikmasina, geri tepme denir.
GERI VITES DISLISI: Geri viteste giris mili ile çikis milinin arasina geri vites dislisi olarak adlandirilan ek bir disli çark girer. Çikis mili ve tekerlekler ters yöne döner.
GERILIM REGÜLATÖRÜ: Alternatör ile elde edilen dogru akimin ayarlanmasi isleminde kullanilan bir parçadir.
GRES YAGI: Akiskan bir yag ile kalinlastirici bir maddenin, kati ile yari akiskan arasinda yapi degisikligi gösterdigi bir yagdir. Gres yaglarinda akiskan kisim genellikle petrol esasli mineral bir yag veya sentetik bir akiskan olup, kalinlastirici kisim ise metalik bir sabundur.
GRIP: Yol tutus. Kaymama.
GRUP DISLISI: Vites kutusu içinde bütün vites dislilerinin baglantili oldugu disli grubu.
GÜÇ: Yapilan isin birim zamana olan oranina denir.
GÜÇ STROKU: Güç strokunda hava-yakit karisimi yanarak pistonu asagiya dogru iter ve motor güç üretir.
HACIMSEL (VOLÜMETRIK) VERIM: Emme zamaninda silindirlere normal sicaklik ve normal basinç altinda girmis olan karisim hacminin, silindire olan oranina hacimsel verim denir. Bu verimin artmasi, motor gücünün artmasini saglar.
HAREKET NAKIL SISTEMI: Hareket nakil sistemi saft, kardan mafsali ve kayici mafsal gibi parçalardan olusur. Bu sistemler, motor gücünün sanzimandan (vites kutusu) diferansiyele nakledilmesinde kullanilir.
HAVA BASINCI: Havanin bir cisim üzerine uyguladigi kuvvet. Basinç havanin küçük bir hacme sikistirilmasiyla artar.
HAVA BOGAZI: Karbüratörde motora giren havanin geçtigi boru seklindeki kisim.
HAVA FILTRESI: Motora giren havayi süzmek için karbüratör hava bogazinin baslangicina takilan bir çesit süzgeç.
HAVA SOGUTMALI MOTOR: Silindirlerin ve silindir kapaginin hava ile sogutuldugu motor tipi. Silindirlerin ve silindir kapaginin disina, daha iyi sogutma saglamak için ince hava kanatçiklari yapilmistir.
HAVALI SÜSPANSIYON: Range Rover´in süspansiyonunda güçlü amortisörler ve yalpa çubuklari vardir. Ancak yaylar yerine basinçli havayla dolu pnömatik silindirler kullanilir. Bu silindirler bozuk yollarin neden oldugu titresimlerin çogunu yutar.
HAVASINI ALMA: Kapali bir hidrolik ya da sogutma sistemindeki havanin çikartilmasi islemi.
HB (HatchBack): Bagaj çikintisi olmayan arkasi yere dik inen 3 veya 5 kapili otomobil.
HDI: Çok yüksek basinçla enjeksiyon gerçeklestiren dizel motor teknolojisi (Peugeot ve Citroen marka dizel otomobillerde kullanilan kisaltmadir)
HEAD-UP-DISPLAY: Gösterge tablosundaki hiz ve devir datasini ön cama rakamlar ile yansitma sistemi.
HELEZON YAY: Çelik telden yapilmis olan, yaylanabilen bir yaydir.
HESSELMAN MOTORU: Dizel esasina göre çalisir. Fakat sikistirma orani düsüktür. Atesleme, benzin motorlarinda oldugu gibidir.
HIBRID MOTOR: Iki farkli enerji sisteminin birbirini destekledigi, genellikle yakit ile çalisanin asil çekisteki elektrikli motorun bataryalarini sarj ettigi çift motor sistemi.
HIDROLIK: Güç aktariminda sivi kullanan sistemlere verilen genel ad. Otomobillerin fren sistemlerinde kullanilir. Ilk hidrolik sistemlerde su kullaniliyordu. Bugün ise su kadar çabuk donmayan sivilar ve yag kullanilmaktadir.
HIDROLIK BASINÇ: Fren balatalarini çalistirmak için tekerlek silindirleri içinde olusan basinca, hidrolik basinç denir.
HIDROLIK FREN: Fren pedalina basildigi zaman, fren pabuçlarinin hidrolik basinçla fren kampanasina sürtmesini saglar.
HIDROLIK SUPAP ITICISI: Supap boslugunu sifira indirerek supap sesini azaltan, yag basinciyla çalisan bir supap iticisi.
I
ISI GÖSTERGELERI: Otomobillerde bulunan isi göstergeleri, gaz basinçli ve elektrikli isi göstergeleri olmak üzere ikiye ayrilir. Isi göstergeleri, motor ve radyatör içindeki sicaklik derecelerini veren göstergelerdir.
ISI KONTROL SUPABI: Isi kontrol supabi, motor soguk iken açilarak sicak egzoz gazlarini emme manifoldu etrafindaki isitma odasina gönderir. Bu supaplar, emme manifoldlarinda bulunur.
ISI TRANSFERI: Içten yanmali motorlarda meydana gelen isinin motor parçalari üzerinde toplanmasidir. Bu istenmeyen isinin bir kismi, su kanallarinda bulunan su tarafindan havaya iletilir.
İ
IÇTEN YANMALI MOTOR: Distan yanmali motorlarin aksine, yakiti dogrudan dogruya silindirler içinde yakan ve üretilen isi enerjisini piston biyel mekanizmasi ile krank miline ileten motorlara, içten yanmali motorlar denir. Içten yanmali motorlar yakit cinsine göre dört çesittir. Bunlar ise benzin, dizel, gaz-türbin ve L.P.G. gaz motorlaridir.
IÇTEN KISA DEVRE: Termostatin kapali oldugu zamanlarda, suyun silindir kapagi ve silindir blogu arasinda dolasimini saglayan bir sistemdir.
IKI DEVRELI FREN: Iki devreli fren sisteminde ön ve arka tekerlekler birbirinden ayri iki fren devresine baglidir. Bu sistemde fren merkez silindiri tek olmasina ragmen, içinde ön ve arka tekerleklere etki eden iki ayri fren silindiri vardir. Frene basildiginda merkez fren silindir pistonu tek hareket yapmasina ragmen, ön ve arka tekerleklere birbirinden ayri iki piston ile etki eder. Ön ya da arka tekerleklerden birinin devresinde ariza olmasi durumunda, saglam fren devresi aracin frenlemesini saglar. Bu sistem tek devreli fren sistemine göre daha güvenlidir.
IKI SILINDIRLI MOTORLAR: Silindirleri karsilikli yatay bir düzlem üzerinde bulunan motorlardir. Bu motorlar otomobillerde çok az kullanilir.
IKI ZAMANLI ÇEVRIM: Isin, iki piston strokunda meydana geldigi motor çevrimidir.
IKI ZAMANLI MOTORLAR: Bu motorlara ayni zamanda karterden doldurmali motorlar denir. Iki zamanli motorlarda esas olan iki zaman, sikistirma ve is zamanidir. Bu sistemde piston her üst ölü noktaya çikisinda sikistirma, her alt ölü noktaya dogru hareketinde ise is (genisleme) yapar.
IMMOBILISER: Hirsizliga karsi motorun elektronik isletim sistemini kilitleyerek aracin çalismasini engelleyen bir sifreli koruma sistemi.
INTEGRAL (MONOKOK) GÖVDE: Otomobilin ana parçalarini bir arada tutmaya yarayan çerçeveye sasi denir. Modern otomobillerde genellikle sasi araç gövdesiyle birliktedir. Buna integral ya da monokok gövde denir.
INTERCOOLER: Turbonun kullanildigi motorlarda, emme manifolduna pompalanan havanin sicakligi, hem turbonun egzoz sistemi ile iç içe olmasindan hem de basinç uygulanan gazlarin isinmasindan dolayi artar. Isinarak yogunlugu azalan ve verimi düsen bu sicak havayi sogutarak motora veren sisteme intercooler adi verilir. Intercooler çalisma prensibi aslinda bir çesit radyatördür. Aralarindaki fark; radyatörde suyun, intercoolerda ise havanin sogutulmasidir.
IRTIFA ETKISI: Irtifa, deniz seviyesinden daha yukari yüksekliklerde suyun kaynama noktasinin degismesidir. Bulunulan yükseklige göre radyatör suyunun kaynama sicakliginin degismesine, irtifa etkisi denir.
ISTIKAMET ÇUBUGU: Istikamet çubuklari tekerlek sarsintilarinin direksiyon kutusuna intikalini önleyen araçlar olup, boru veya çubuk seklinde yapilmislardir.
IS ZAMANI: Motorda yanma sonunda meydana gelen basinç ile pistonun üst ölü noktadan alt ölü noktaya dogru itilmesine is zamani denir.
IVMELENME: Ivmelenme bir otomobilin hizini ne kadar çabuk artirabildigini gösterir. Ivmelenme, duran bir otomobilin saatte 0´dan 100 km hiza kaç saniyede çiktigi ile ölçülür.